Çeviribilim

11 Nisan 2006

Çevirmenin Çevirmene Et(t)iği

Sabri Gürses

Cumhuriyet Kitap, Sayı: 841'de Süha Sertabiboğlu'na ait hayret uyandırıcı bir yazı yayınlandı. Hayret uyandırıcı olan şey yazıda söylenenler değil, bana göre, yayınlanmış olmasıydı. Sertabiboğlu, bazı kült kitapların çevirmeni; ilk çevirisi Dune dizisindendi, Arzu Taşçıoğlu ve Deniz Vural'ın çevirisiyle yayınlanan Dune dizisinin ilk üç kitabı çevirisiyle büyük beğeni toplamış, çevirmenlerin yayınevini sözleşme ihlali yüzünden mahkemeye vermesinin ardından dizinin daha sonraki kitaplarını da Sertabiboğlu çevirmişti; Zen ve Motorsiklet Bakım Sanatı'nın, John Ballard, İvan İllich, Kierkegaard'dan çevirilerin ardından Lawrence Norfolk'un Papanın Gergedanı adlı, cüsseli kitabını çevirdi. Çevirisi riskli kitaplar çevirdiği için çeviri hakkında bir şey söylemesi gereken çevirmenlerden yani, fakat bu yazıda, çevirilerinin yeterince incelenmemiş olmasından dolayı artık bunalmış olduğu izlenimine kapıldım ben. Yazıda öne sürdüğü birçok şeyde değil, ama bu nedenle bunalmakta, bence gerçekten haklıdır. Sertabiboğlu'nun çevirileri de incelenmelidir. Ama bu arada "Kim çevirmiş ulan bunu?" ifadesini olağanlaştıran ve Türkçe'de yapılmış bunca çeviri tartışmasının ardından Can Yücel çevirilerini "garabet" olarak niteleyen bir yazının yayınlanabilmesini kaygı verici bulmak da gerekir. Neden artık çevirmenler, iyi/kötü çevirmen ayrımı yapmayı, çevirmenleri incitmeyi mesleki öncelik sayıyorlar? Yazıda yazılmış olanlar üzerine çok şey söylemek istemiyorum, sadece Türk okurunun okuma zevkinin kötü çevirmenler yüzünden Türk edebiyatına mahkum kaldığı düşüncesi karşısında dudağımın uçukladığını söyleyeceğim: Türk edebiyatının mahkum kalınacak kadar kötü bir edebiyat olmaması bir yana, ekonomi ve ticaret bilgisinden uzak, tuhaf bir ifade bu; çevirmenler yayınevlerinden bağımsız sermayeleriyle kitap yayınlayıp dağıtmaya ne zaman başladı? Aldığınız araba kaza yapınca, onun tasarımcı ya da mühendisini mi suçluyorsunuz?

Çeviri ve Çevirmenlik Üzerine Tezler / Süha Sertabiboğlu

Çeviri bize dünyayı gösteren bir pencereye, çevirmense bu pencerenin camına benzetilebilir. Çevirmen kötü bir kitabı iyi hale getiremez, fakat iyi bir kitabı berbat edebilir. Ben kötü çevirilerden illallah demiş bir okurum ve satın aldığım her üç yabancı kökenli kitaptan ikisinin kötü çeviri çıktığını söylesem hiç abartmış olmam. Bu yüzden, çeviri kitap satın almaktan korkar oldum diyebilirim. Kitabı kimin çevirdiğine mutlaka bakıyorum ve güvenebileceğim bir çevirmen değilse kaçınıyorum. (devamı için..)

Çeviribilim dergisi, güncel yayınını www.ceviribilim.com adresinde yapmaktadır.

Petersburg, Andrey Belıy
LJeviren: Sabri Gürses

" Öyküsü, Ekim Devrimi öncesi Rusya'nın, 1900 başlarındaki Petersburg'unda geçen roman, bir bakıma her şeyle, devrimle de karşı-devrimle de, devrimciyle de karşı-devrimciyle de, 'katil'le de 'maktul'le de dalga geçiyor.

" Fakat hepsinden önce de, resmî, kanıksanmış, alışılmış, basmakalıp olanın üstündeki örtüyü, hastalanmış bir deriyi acımasızca koparır gibi çekip çıkarıyor... Ne kadar zavallı, ne kadar cılk bir yara gibi görünürse görünsün, altta gizlenen 'insanî'liği gösteriyor.

" Dilimize başarıyla çevrildiğini düşündüğüm Petersburg'u okumaya hazırlanan edebiyatseverleri, canlı, düşündürücü, öğretici ve yoğun bir okuma sürecinin beklediğinde kuşku yok..." Ataol Behramoğlu, Radikal Kitap

<
Powered by Inttranews, specialized multilingual news service for interpreters, translators and 

linguists

peter