"Son Söz Diyanet'in"
Sabri Gürses
1 Mart 2006 günü Yeni Şafak gazetesinin Antalya'da yapılan İl Müftüleri Semineri'nde alınan kararlara ilişkin haberinin başlığı buydu: "Son Söz Diyanet'in." "Başkan ve il müftüleri ortak fetva verdi" altbaşlığıyla yayınlanan haberde bir dizi norma yer verildi.
Aslında sözkonusu olan şey Diyanet Başkanlığı'na bağlı olarak çalışan il müftülerinin 28 Şubat günü yaptığı ortak bir basın açıklamasıydı. 25-28 Şubat 2006 tarihleri arasında yapılan bu olağan seminerin ardından, il müftüleri dini konularda alınan kararların dışında, "Buna ilaveten, Yüce Dinimizle ve Başkanlığın hizmet alanıyla ilgili olarak dünya ve ülke gündemini işgal eden bazı konularda görüş ve düşüncelerini kamuoyu ile paylaşmak istemiştir" diyerek bazı güncel olaylarla ilgili görüşlerini 20 madde olarak açıklamıştı.
Bu açıklamanın içinde, 12. maddede, Kuran çevirileri ve yorumlarına ilişkin bir görüşe de yer veriliyordu:
"Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in tefsiri yapılırken, yeri geldikçe İncil ve Tevrat’ın ilgili bölümlerinden alıntı yapılıp tarihi bilgiler verilmesi İslamiyet’in ortaya çıkışından beri varolan bir uygulamadır. İlk asırdan bu yana yazılan tefsirlerde Kur’an-ı Kerim’in ayetleri açıklanır ve yorumlanırken, diğer kutsal metinlerde ve dini geleneklerde bu konuda yer alan bilgiler verilmiştir. Ancak bu metodun Kur’an meallerinde tatbik edilmesi, Tevrat ve İncil’den yapılan alıntıların bir değerlendirme yapılmaksızın meal peşine sıralanması, yanlış anlama ve yorumlara yol açabilecek bir usuldür. Bununla birlikte toplum psikolojisini etkileyici ve şahısları itham edici bir söylem yerine, yanlışlar hakkında uyarıcı bir yol izlenilmeli, bilimsel metotlara dayalı tartışmalarla çözüm aranmalıdır."
Buna göre, Kuran çevirisinin kaynak metne biçimsel sadıklık ilkesiyle yapılması, çevirmenin metne ek kısımlar koyarak yanlış yoruma sebep olmaması gerektiği öne sürülüyor. Bu, bazı Kuran çevirilerinde sıkça görülen parantezler ve ayetin konusuna ilişkin açıklamalar için de geçerli olsa gerek.
Çeviribilim